Rekor istihdam, İşçi krizi: Firmalar eleman bulamıyor

Türkiye’de istihdam alanında önemli değişiklikler ve gelişmeler yaşanıyor. İŞKUR (Türkiye İş Kurumu) tarafından açıklanan verilere göre, ülke genelinde çeşitli sektörlerde personel açığı bulunuyor. Bu açıklar, özellikle mevsimsellik gibi faktörlerden etkileniyor. İşgücü piyasasındaki en fazla talep gören meslekler, turizm ve otelcilik sektöründeki elemanlar, özel güvenlik görevlileri ve reyon görevlileri olarak öne çıkıyor. Bu mesleklerdeki açık, özellikle iş gücü ihtiyacının arttığı dönemlerde belirginleşiyor.
İŞKUR tarafından yayınlanan veriler, Türkiye’deki farklı illerdeki iş gücü ihtiyaçlarını ve hangi alanlarda daha fazla personele ihtiyaç duyulduğunu gözler önüne seriyor.

Turizm ve Otelcilik Elemanları
Türkiye, turizm açısından zengin bir potansiyele sahip bir ülke olarak her yıl milyonlarca yerli ve yabancı turisti ağırlıyor. Bu sektördeki büyüme, turizm ve otelcilik alanında çalışan profesyonellere olan talebin de artmasına neden oluyor. Mevsimsel turizm dalgalanmaları, özellikle yaz aylarında daha fazla turistik faaliyet ve otel doluluk oranlarının artmasıyla, sektörün eleman ihtiyacını zirveye çıkarıyor. Özellikle otelcilik sektöründe, resepsiyonist, temizlik personeli, animatör ve yemek servisi elemanları gibi pozisyonlarda ciddi bir açık bulunuyor.
Turizm ve otelcilik sektörü, aynı zamanda farklı alanlarda hizmet veren işletmelerin çoğalmasıyla iş gücü ihtiyacını sürekli olarak artırıyor. Türkiye’nin çeşitli tatil beldelerinde ve büyük şehirlerdeki oteller, restoranlar ve tatil köyleri, mevsimsel olarak fazla sayıda çalışan istihdam etmek zorunda kalıyor. Ayrıca, bu sektördeki çalışanların genellikle yabancı dil bilgisi, iletişim yetenekleri ve müşteri odaklı hizmet anlayışına sahip olmaları bekleniyor. Bu da, aranan eleman sayısının sadece niceliksel değil, niteliksel açıdan da arttığını gösteriyor.

Özel Güvenlik Görevlileri
Güvenlik sektörü, her geçen gün daha fazla önem kazanan bir alandır. Özellikle son yıllarda artan güvenlik ihtiyaçları ve çeşitli etkinliklerin düzenlenmesiyle özel güvenlik görevlilerine olan talep hızla yükselmiştir. Bu alandaki açık, özellikle büyük şehirlerdeki alışveriş merkezleri, kamu binaları, özel sektör işletmeleri ve sanayi bölgelerinde daha belirgin hale geliyor.
Özel güvenlik görevlilerinin, topluluk güvenliğini sağlamak, tehlikeli durumları önceden tespit etmek ve olaylara hızlıca müdahale edebilmek gibi önemli görevleri bulunuyor. Bu meslek, genellikle belirli bir eğitim ve sertifika gerektiriyor, ancak buna rağmen personel ihtiyacı büyük ölçüde karşılanamıyor. Ayrıca, özel güvenlik görevlilerinin esnek çalışma saatlerine uyum sağlamaları gerektiği için bu meslek, genellikle geçici veya part-time olarak da tercih edilebiliyor.

Reyon Görevlileri
Perakende sektöründe de önemli bir personel açığı gözlemleniyor. Özellikle büyük alışveriş merkezlerinde, süpermarketlerde ve mağazalarda reyon görevlilerine olan talep oldukça fazla. Bu pozisyon, ürünlerin düzenli bir şekilde yerleştirilmesi, stok kontrolü yapılması ve müşterilere yardımcı olunması gibi temel görevleri kapsar. Reyon görevlilerinin, müşteri ilişkilerini yönetme becerisi ve ürün bilgisi konusunda yeterli donanıma sahip olmaları beklenir.
Reyon görevlilerinin önemi, tüketici alışkanlıklarının değişmesiyle daha da arttı. Çeşitli kampanyalar ve özel satış dönemlerinde mağazalarda yoğunluk artmakta ve bu da personel ihtiyaçlarını artırmaktadır. Ayrıca, e-ticaretin artışıyla birlikte fiziksel mağazalar daha fazla çalışan alımı yaparak müşteri deneyimini iyileştirmeye çalışmaktadır. Reyon görevlileri, mağaza içerisindeki düzeni sağlamak, ürünleri yerinde tutmak ve alışveriş yapan müşterilere rehberlik etmek gibi görevlerle önemli bir yer tutmaktadır.
Diğer Talep Gösteren Meslekler
İŞKUR verileri, Türkiye’de özellikle bazı diğer mesleklerde de açıkların mevcut olduğunu gösteriyor. Bunlar arasında çağrı merkezi elemanları, temizlik personeli, hastane çalışanları (hemşireler, bakım elemanları) gibi alanlar bulunuyor. Türkiye’nin hızla büyüyen sağlık sektörü, özellikle yaşlanan nüfus ve artan sağlık hizmetlerine olan talep doğrultusunda, nitelikli sağlık personeline olan ihtiyacı da artırmaktadır. Bu bağlamda, özellikle hemşirelik gibi mesleklerde ciddi bir açık söz konusudur.
İş Gücü Piyasasındaki Dönüşüm
Türkiye’deki iş gücü piyasası, dijitalleşme ve otomasyon gibi küresel trendlerle paralel olarak dönüşüm geçiriyor. Bununla birlikte, geleneksel sektörlerdeki eleman ihtiyacı devam etmekte ve bazı sektörlerde de daha yüksek nitelikli iş gücüne olan talep artmaktadır. Bu dönüşüm, özellikle eğitimli iş gücünün değerinin daha da arttığı ve nitelikli iş gücü açığının daha belirgin hale geldiği bir durumu ortaya çıkarmaktadır.
İŞKUR tarafından açıklanan en fazla personel aranan meslekler, Türkiye’nin ekonomik ve sektörel yapısındaki gelişmeleri yansıtıyor. Turizm, güvenlik ve perakende sektörlerindeki bu açıklar, istihdam yaratma potansiyeli taşıyan alanlardır. Aynı zamanda bu mesleklerdeki personel talepleri, sektörel çeşitliliği ve büyümeyi gösteren önemli bir göstergedir. İş gücü piyasasında bu sektörlerdeki açıkların kapanması, daha sağlam bir ekonomik yapının inşa edilmesine katkı sağlayabilir.
Türkiye’de İstihdamda Tarihi Zirve: Firmalar İşçi Arayışında
Türkiye ekonomisi son dönemde üretim, ihracat ve istihdam hedefleri doğrultusunda güçlü adımlarla ilerlerken, iş gücü piyasasında dikkat çeken gelişmeler yaşanıyor. Özellikle Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) tarafından açıklanan nisan ayı verileri, istihdam alanında kaydedilen olumlu tabloyu gözler önüne seriyor.
İşsizlik oranlarının tek haneli seviyelerde seyretmesi, istihdam edilen kişi sayısının rekor düzeye ulaşması ve firmaların her geçen gün daha fazla iş gücüne ihtiyaç duyması, ekonomideki canlılığın bir göstergesi olarak değerlendiriliyor.
İstihdam Verileri Güçleniyor
2025 yılı Nisan ayına ilişkin veriler, İŞKUR aracılığıyla gerçekleştirilen işe yerleştirmelerin yüksek seviyelere ulaştığını gösteriyor. Ay boyunca toplamda 122 bin 271 kişi iş sahibi olurken, bu kişilerin 78 bin 579’u erkek (%64,3), 43 bin 692’si ise kadınlardan (%35,7) oluştu. Bu durum, cinsiyet bazında işe yerleştirme dengesinin korunduğuna işaret ediyor.
Yılın ilk dört ayını kapsayan Ocak-Nisan döneminde ise İŞKUR’un katkısıyla toplam 437 bin 291 kişi iş sahibi oldu. Bu veri, 2025 yılının istihdam açısından oldukça hareketli geçtiğini ve geçen yıllara kıyasla işe yerleştirme rakamlarında ciddi bir artış yaşandığını ortaya koyuyor.
Sektörel Dağılım: Turizm ve Güvenlik Başı Çekiyor
İşe yerleştirme verileri sektörel bazda incelendiğinde, en yoğun istihdam sanayi sektöründe, özellikle de imalat alanında gerçekleşti. Bu durum, üretim ekonomisinin canlandığını ve firmaların üretim kapasitesini artırma yönünde adımlar attığını ortaya koyuyor.
Mesleki dağılıma bakıldığında ise turizm ve otelcilik alanındaki personel ihtiyacının ön plana çıktığı görülüyor. Bunu, özel güvenlik görevlileri (silahsız) ve reyon görevlileri takip ediyor. Turizm sektörünün mevsimsel canlanmasıyla birlikte artan talep, bu alanda daha fazla elemana olan ihtiyacı tetikliyor. Aynı şekilde perakende sektöründe yaşanan hareketlilik de reyon görevlisi talebini artırıyor.
Firmalar İşçi Bulmakta Zorlanıyor
İŞKUR’un nisan ayında işverenlerden aldığı açık iş (henüz doldurulmamış pozisyonlar) sayısı da dikkat çekici boyutlara ulaştı. Toplamda 210 bin 116 açık iş ilanı İŞKUR’a bildirildi. Ocak-Nisan 2025 döneminde ise bu sayı 743 bin 951 olarak kayıtlara geçti. Bu rakamlar, firmaların iş gücü bulma konusunda karşılaştığı sıkıntılara işaret ediyor.
Açık işlerin büyük çoğunluğu özel sektörden geliyor. Kamu tarafında sınırlı sayıda pozisyon açılırken, özel sektörün dinamik yapısı iş gücüne duyulan talebi artırıyor. Özellikle imalat sanayi, Türkiye’nin üretim kapasitesinde yaşanan artışla birlikte daha fazla çalışan istihdam etmek istiyor. Bu bağlamda en çok talep edilen meslek grupları yine özel güvenlik görevlisi (silahsız), turizm ve otelcilik elemanı ile reyon görevlisi olarak sıralanıyor.
İşverenin Talepleri ve İşgücü Uyuşmazlığı
İstihdamın artmasına rağmen firmaların iş gücüne erişimde yaşadığı zorluklar, nitelik uyumsuzluğu sorununu da gündeme getiriyor. İşverenler, belirli becerilere sahip çalışanlara ihtiyaç duyarken, iş arayanların bir kısmı bu kriterleri karşılamayabiliyor. Bu durum, iş gücü piyasasında arz-talep dengesizliği yaratıyor ve bazı pozisyonların uzun süre açık kalmasına neden oluyor.
Özellikle sanayi ve hizmet sektörlerinde teknik bilgiye ve belirli sertifikalara sahip nitelikli eleman eksikliği, firmaların üretim ve hizmet süreçlerini sekteye uğratabiliyor. Bu bağlamda mesleki eğitim kursları, sertifika programları ve iş başı eğitimleri büyük önem kazanıyor. Nitelikli iş gücü yetiştirilmesine yönelik yatırımlar, sadece firmaların ihtiyaçlarını karşılamakla kalmayıp, aynı zamanda işsiz bireylerin istihdama katılımını kolaylaştırıyor.
Ekonomik Hedeflerle Uyumlu İstihdam Politikası
Türkiye’nin ekonomik vizyonu çerçevesinde üretim, ihracat ve cari fazla hedefleri ön planda tutuluyor. Bu hedeflere ulaşmak için güçlü ve istikrarlı bir istihdam politikası elzem hale geliyor. Nitekim, iş gücünün etkin kullanımı, üretim artışı ve dışa bağımlılığın azaltılması gibi amaçlar, ancak sürdürülebilir bir istihdam stratejisi ile mümkün hale gelebilir.
İstihdam verilerindeki artış, Türkiye’nin bu yöndeki stratejik hedeflerine paralel gelişmeler gösterdiğini ortaya koyuyor. Ancak iş gücü kalitesinin artırılması, eğitim-istihdam bağlantısının güçlendirilmesi ve bölgesel farklılıkların giderilmesi gibi konular da çözülmesi gereken temel başlıklar arasında yer alıyor.
Fırsatlarla Dolu Bir Piyasa
2025 yılının ilk dört ayında kaydedilen istihdam verileri, Türkiye iş gücü piyasasının dinamikliğini ve ekonomideki pozitif gidişatı gözler önüne seriyor. Firmaların artan eleman ihtiyacı, çalışanlar için çeşitli sektörlerde yeni fırsatlar anlamına geliyor. Ancak bu fırsatlardan tam anlamıyla faydalanabilmek için iş arayanların yetkinliklerini geliştirmesi, iş dünyasının da çalışanlarına daha fazla yatırım yapması gerekiyor.
İstihdam piyasasında yaşanan bu canlanma, Türkiye ekonomisinin üretim ve büyüme odaklı hedeflerine ulaşma yolunda önemli bir adımı temsil ediyor. Hem çalışanlar hem de işverenler için verimli bir dönemin sinyalleri verilen bu süreçte, kamu politikalarının yönlendirici gücü de büyük önem taşıyor.