Maskelerin Ardındaki Erkeklik: Yeni Nesil Taşra Kabadayılığı

Son dönemlerde, özellikle sosyal medya platformlarında sıkça karşıma çıkan bir erkeklik modeli dikkatimi çekiyor. Türk erkeklerinin bir kısmı, altın zincirleri, abartılı kol saatleri ve son model siyah araçlarıyla dolaşarak, bu dışsal aksesuarları bir statü sembolü haline getiriyor. Bu figürler, kendilerine yapay bir “mafya” imajı yüklemeye çalışıyor ve bu illüzyonun sosyal medyada büyük bir etki yaratacağına inanıyorlar.
Kendilerini ulaşılmaz bir figür gibi gösterme çabası içinde olan bu karakterler, kadınlara karşı küçümseyici, yüzeysel ve değersizleştirici bir üslup takınıyor. Esasen bu gibi modeller, içsel olarak kaybolmuş, kimlik çatışması yaşayan bireylerdir ve bu yapay görüntüyle öz benliklerindeki boşluğu örtbas etmeye çalışırlar.
Bu figürler, sokak köşelerinden çıkıp delikanlılık kisvesi altında dolaşan, taşranın içinden gelip modernlikle makyajlanmış ama içerik bakımından hâlâ boşlukla dolu taşra kabadayılarıdır. Onların dış görünüme dayalı özgüveni, gerçek bir içsel değer değil; sadece gösterişli bir perdenin arkasına saklanmış aidiyet ve benlik sorunlarının tezahürüdür.
Bu yeni nesil “sert adam” arketipi, erkekliğin gerçek anlamından uzaklaşmış; merhamet, sorumluluk ve içtenlikle değil, gösteriş ve hükmetme isteğiyle tanımlanan sığ bir kişilik örüntüsüne dönüşmüştür.
Peki biz bu maskeleri ne zaman düşüreceğiz?