Evlilik Aşkı Öldürür mü?

Bu soru çok sık sorulur: “Evlilik aşkı öldürür mü?” Kimi “evet” der, kimi “hayır”. Ama asıl mesele evliliğin kendisi değil, o evliliğin nasıl yaşandığıdır.
Aşkın ilk zamanları heyecan doludur. Kalp çarpar, özlem büyüktür, her şey daha parlak görünür ama zamanla hayatın sorumlulukları devreye girer: iş, ev, belki çocuklar… ve o ilk zamanlardaki coşku azalır. Bu değişimi aşkın bitmesi sanmak çok kolaydır.
Oysa aşk çoğu zaman bitmez, sadece şekil değiştirir. Başlangıçta heyecan olan şey, zamanla güvene ve paylaşıma dönüşür, bu da en az ilki kadar değerlidir.
Fakat sorun şurada başlar: Günlük hayatın koşturması içinde çiftler birbirine eskisi kadar özen göstermemeye başlar. Küçük jestler unutulur, sohbetler azalır. “Nasılsın?” demek bile lüks hale gelir. İşte o zaman aşk gerçekten zarar görür.
Aşkı evlilik değil, ilgisizlik ve ihmalkârlık yıpratır. Güzel bir ilişki sürsün istiyorsak, ona emek vermeliyiz. Bu bazen birlikte bir kahve içmek, bazen içten bir gülümseme, bazen sadece “seni seviyorum” demek kadar basittir.
Aşk, bir duygudan fazlasıdır; aynı zamanda bir karardır. Her gün o kişiyi yeniden seçmektir. Bazen sabretmek, bazen dinlemeyi öğrenmektir. Zamanla değişmek de kaçınılmazdır ama birlikte değişebiliyorsak, aşk yaşar.
Kısacası, evlilik aşkı öldürmez ama ilgisiz bırakılırsa, tıpkı susuz kalan bir çiçek gibi solar. Aşk, ilgiyle, anlayışla ve küçük dokunuşlarla yaşar. Evlilik de, doğru yaşandığında, aşkı öldürmek yerine derinleştirir.