ABD’de Gözaltına alınan Rümeysa Öztürk serbest bırakıldı

Amerika Birleşik Devletleri’nde yüksek lisans sonrası doktora eğitimi görmekte olan Rümeysa Öztürk, Filistin’e yönelik destek gösterileri sırasında gözaltına alınmasının ardından çıkarıldığı mahkeme tarafından serbest bırakıldı. New York’ta yaşanan olay, hem ABD’deki öğrenci hareketlerini hem de uluslararası kamuoyunu etkileyen gelişmeler arasında yer aldı.
Columbia Üniversitesi’nde doktora eğitimine devam eden Öztürk, kampüste düzenlenen Filistin yanlısı bir protestoya katıldığı sırada polis müdahalesi sonucu gözaltına alınmıştı. Kampüs içerisindeki barışçıl bir gösteri sırasında gözaltına alınan öğrenciler arasında yer alan Öztürk’ün tutuklanması, ifade özgürlüğü ve öğrenci hakları açısından büyük bir tartışmayı beraberinde getirdi. Üniversite yönetimi, gösterilerin bazı bölümlerinde güvenlik endişelerini gerekçe göstererek kolluk kuvvetlerini kampüse çağırmıştı.

Hukuki Süreç
Öztürk’ün avukatları, müvekkillerinin anayasal haklarını kullanarak barışçıl bir gösteriye katıldığını ve bu nedenle gözaltına alınmasının hukuka aykırı olduğunu belirttiler. Mahkemeye sunulan belgelerde, Öztürk’ün herhangi bir şiddet eylemine karışmadığı, protesto sırasında diğer öğrencilerle birlikte demokratik sınırlar içinde kaldığı ifade edildi. Hakim, sunulan delillerin ardından Öztürk’ün gözaltında tutulmasını gerektirecek herhangi bir ciddi suç unsuru bulunmadığına hükmetti.

Serbest Kalma Kararı
Mahkeme, yapılan ilk duruşmanın ardından Rümeysa Öztürk’ün serbest bırakılmasına karar verdi. Karar, özellikle akademik çevreler ve insan hakları örgütleri tarafından memnuniyetle karşılandı. Kararın açıklanmasının ardından Öztürk’ün destekçileri, mahkeme binası önünde toplanarak dayanışma mesajları verdi. Sosyal medyada da konu geniş yer buldu; birçok kullanıcı serbest kalma kararını olumlu bir gelişme olarak değerlendirdi.

Kamuoyundan Tepkiler
Olayın ardından hem ABD içinden hem de uluslararası arenadan çeşitli tepkiler geldi. İnsan hakları savunucuları, ABD’deki üniversite kampüslerinde ifade özgürlüğüne yönelik kısıtlamaların artmasına dikkat çekerken, bazı politikacılar da konuya dair açıklamalarda bulundu. Türkiye’den de bazı yetkililer ve sivil toplum kuruluşları, Rümeysa Öztürk’e destek mesajları gönderdi.
Özellikle Filistin’e yönelik saldırıların yoğunlaştığı bir dönemde yaşanan bu olay, üniversitelerdeki gençlerin politik katılımı ve hak arayışı çerçevesinde sembolik bir nitelik kazandı. Birçok akademisyen ve öğrenci, Öztürk’ün serbest bırakılmasını yalnızca bir bireysel hak mücadelesi değil, aynı zamanda kampüslerdeki demokratik hakların korunması açısından önemli bir adım olarak değerlendirdi.
Rümeysa Öztürk’ten İlk Açıklama
Serbest kalmasının ardından kısa bir açıklama yapan Öztürk, gözaltı sürecinin psikolojik açıdan zorlayıcı olduğunu, ancak bu süreçte kendisine gösterilen destekten güç aldığını ifade etti. “Barışçıl bir protestoya katılmak anayasal bir haktır. Öğrenciler olarak düşüncelerimizi ifade etmekten vazgeçmeyeceğiz,” diyen Öztürk, sürecin hukuki açıdan takipçisi olacağını da belirtti.
Ailesi ve yakın çevresi de gelişmeden duydukları memnuniyeti dile getirerek, bu tür olayların tekrar yaşanmaması için yetkililerin daha dikkatli davranması gerektiğini vurguladı. Öztürk’ün akademik kariyerine kaldığı yerden devam etmesi bekleniyor.
Akademik Camianın Desteği
Olayın yankıları sadece mahkeme salonlarında değil, aynı zamanda akademik çevrelerde de hissedildi. Columbia Üniversitesi dahil olmak üzere birçok üniversiteden akademisyen, öğrencilerin barışçıl protesto hakkının anayasal bir özgürlük olduğuna vurgu yaparak, Öztürk’e destek mesajları yayınladı. Bazı profesörler, olayın üniversitelerdeki ifade özgürlüğü alanına zarar verdiğini savundu.
Özellikle ABD’deki üniversitelerde Filistin’e destek veren öğrencilere yönelik tutumlar, son dönemde artan eleştirilerin odak noktası haline geldi. Gözaltına alınan öğrenciler arasında farklı ülkelerden gelen uluslararası öğrencilerin bulunması, olayların küresel boyutunu daha da belirgin hale getirdi.
Gözaltıların Ardındaki Geniş Tartışma
Rümeysa Öztürk’ün de aralarında bulunduğu birçok öğrencinin gözaltına alınması, ABD’de son yıllarda üniversite kampüslerinde artan polis müdahaleleri tartışmasını yeniden gündeme taşıdı. Öğrencilerin siyasal ve toplumsal olaylara tepki vermesinin, demokratik toplumların olmazsa olmazı olduğu yönünde görüşler öne çıkarken, bazı çevreler kampüs içindeki güvenlik sorunlarını gündeme getirerek farklı bir bakış açısı sundu.
Öztürk’ün serbest kalmasıyla birlikte bu tartışmalar yeniden alevlenmiş durumda. Bazı hukukçular, öğrencilerin cezalandırılmak yerine diyaloğa dayalı çözümlerle muhatap alınması gerektiğini savunuyor.
Rümeysa Öztürk’ün gözaltına alınması ve ardından serbest bırakılması, yalnızca bireysel bir özgürlük meselesi değil, aynı zamanda üniversitelerdeki demokratik hakların, ifade özgürlüğünün ve barışçıl protesto hakkının sınırlarını da yeniden sorgulattı. Bu olay, gençlerin sosyal ve siyasal duyarlılığının artmakta olduğunu ve bu duyarlılığın bastırılması yerine yönlendirilmesi gerektiğini bir kez daha ortaya koydu.
Öztürk’ün yaşadıkları, dünyanın dört bir yanındaki öğrenciler için bir uyarı niteliğinde değerlendiriliyor. Bu bağlamda, üniversitelerin sadece bilimsel üretimin değil, aynı zamanda toplumsal adaletin de savunulduğu alanlar olması gerektiği fikri öne çıkıyor.
ABD’de Gözaltına Alınan Rümeysa Öztürk Serbest Bırakıldı, Hukuki Süreç Devam Ediyor
ABD’de Filistin’e yönelik desteği sebebiyle gözaltına alınan Türk vatandaşı doktora öğrencisi Rümeysa Öztürk, çıkarıldığı mahkemede verilen kararla serbest bırakıldı. Mahkeme, tutukluluğunun sonlandırılmasına hükmederken, dava sürecinin ise hukuki prosedürler çerçevesinde sürdürüleceğini belirtti.
Maskeli Görevliler Tarafından Gözaltına Alındı
25 Mart 2025 tarihinde Massachusetts eyaletinde iftar yemeğine gitmek üzere yola çıkan Öztürk, kimlikleri gizli, yüzleri maskeyle kapalı altı ABD Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Dairesi (ICE) görevlisi tarafından gözaltına alındı. Bu ani gözaltı işlemi, kamuoyunda ve diplomatik çevrelerde geniş yankı uyandırdı.
Türk Dışişleri Bakanlığı, olayın duyulmasının ardından süreci yakından izlemeye başladı. Yetkililer, öğrencinin yasal haklarını korumak adına Amerikan makamlarıyla doğrudan temasa geçti ve gelişmeler hakkında düzenli bilgi akışı sağladı.
Vermont Mahkemesi Yetkili Sayıldı
Rümeysa Öztürk’ün gözaltı sürecine dair en önemli gelişmelerden biri, yargı yetkisinin belirlenmesiydi. ABD hükümeti, Öztürk’ün Louisiana’dan Vermont eyaletine nakledilmesi yönünde verilen karara itiraz etti. Ancak New York’taki Federal İkinci Bölge Temyiz Mahkemesi, 7 Mayıs’ta bu itirazı reddetti. Mahkeme, Vermont Federal Bölge Mahkemesi’nin davaya bakmak için uygun yargı yeri olduğuna karar verdi.
Karara göre, Öztürk’ün Vermont’a nakli 14 Mayıs 2025 tarihine kadar gerçekleştirilmek zorunda. Bu gelişme, dava sürecinin eyaletler arasında yetki çatışmasına dönüşmesini önlediği gibi, hukuki belirsizliklerin de bir ölçüde ortadan kalkmasını sağladı.
Konsolosluk Takibi Devam Ediyor
Öztürk’ün halen bulunduğu Louisiana’daki göçmenlik gözaltı merkezinde, 9 Mayıs’ta Türkiye Cumhuriyeti Houston Başkonsolosluğu personeli tarafından ziyaret edilmesi planlanıyor. Dışişleri Bakanlığı kaynaklarından alınan bilgilere göre, Türkiye, vatandaşının haklarının korunması için diplomatik çabalarını sürdürecek. Konsolosluk desteğinin, dava sonlanana kadar süreceği ifade edildi.
ABD Hükümeti İtirazda Bulunmuştu
18 Nisan tarihinde Vermont Federal Bölge Mahkemesi, Öztürk’ün bu eyalette yargılanması ve naklinin yapılması yönünde bir karar almıştı. Ancak bu karara karşı ABD hükümeti itiraz ederek temyize başvurdu. Bu başvuru doğrultusunda Vermont’a nakil kararı geçici olarak askıya alınmıştı. Nihayetinde, temyiz mahkemesi bu itirazı yerinde bulmayarak Vermont kararını onadı.
Öğrenim Hayatına Darbe Vuruldu
Gözaltına alındığı tarihte Tufts Üniversitesi’nde doktora eğitimine devam eden Rümeysa Öztürk’ün akademik süreci, bu beklenmedik gelişmeyle sekteye uğradı. Üniversite yönetimi, öğrencilerinin gözaltına alınmasının ardından kamuoyuna bir açıklama yaparak, Öztürk’ün serbest bırakılmasını talep etti ve ifade özgürlüğüne dikkat çekti.
Öztürk’ün gözaltına alınmasında, Filistin’e yönelik destek açıklamaları ve sosyal medya paylaşımlarının etkili olduğu öne sürüldü. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, öğrenci vizesinin iptal edildiğini ve Öztürk’ün sınır dışı edilmesinin planlandığını açıkladı. Rubio, ayrıca benzer gerekçelerle 300’ün üzerinde yabancı öğrencinin vizelerinin iptal edildiğini bildirdi.
Rubio’nun açıklamalarında, Öztürk’ün “Hamas destekçisi” olduğu yönünde ciddi iddialar da yer aldı. Ancak bu suçlamalara yönelik somut bir delil henüz kamuoyu ile paylaşılmadı. Öztürk ve avukatları ise bu iddiaları kesin bir dille reddetti.
Yargıç Casper’dan Sınır Dışı Kararına Durdurma
Rubio’nun açıklamalarının ardından gelen en önemli hukuki gelişme, ABD’li federal yargıç Denise Casper’ın aldığı karardı. Yargıç Casper, Rümeysa Öztürk’ün sınır dışı edilmesini geçici olarak durdurarak, dava süreci tamamlanmadan böyle bir adım atılamayacağını hükme bağladı. Bu karar, Öztürk’ün lehine atılmış ciddi bir hukuki adım olarak yorumlandı.
Akademik ve Hukuki Destek Sürüyor
Tufts Üniversitesi’nin yanı sıra çeşitli sivil toplum kuruluşları ve insan hakları örgütleri de Öztürk’e destek veriyor. Amerika’da yaşayan Türk toplumu da hem sosyal medya kampanyalarıyla hem de protesto gösterileriyle dayanışma içinde olduklarını gösterdi. Hukukçular, bu tarz davaların ifade özgürlüğü ve akademik özgürlük çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çekiyor.
Olay ne Anlama Geliyor?
Rümeysa Öztürk’ün gözaltına alınması ve ardından gelişen hukuki süreç, ABD’de ifade özgürlüğü, göçmen hakları ve akademik özgürlük konularında ciddi tartışmaları da beraberinde getirdi. Özellikle Filistin’e destek açıklamaları nedeniyle uygulanan baskılar, sivil toplumun tepkisini çekiyor. Hukukçular, bireylerin siyasi görüş ve düşünceleri nedeniyle cezalandırılmasının demokratik ilkelere aykırı olduğunu vurguluyor.
ümeysa Öztürk şu an için serbest bırakılmış olsa da hukuki mücadelesi henüz sona ermiş değil. Vermont Federal Mahkemesi’nde görülecek olan dava, onun ABD’deki yasal statüsünü ve akademik geleceğini belirleyecek. Türkiye Cumhuriyeti ise vatandaşının yanında yer almaya, konsolosluk desteğini ve hukuki takibi sürdürmeye devam ediyor.
Bu süreçte kamuoyunun ve uluslararası kurumların göstereceği ilgi, Öztürk’ün davasının gidişatını etkileme potansiyeline sahip. Gözler, 14 Mayıs 2025 tarihinde gerçekleştirilecek nakil işlemi ve ardından başlayacak olan yargılamada olacak.